27 Ocak 2010 Çarşamba

ESKİ BİR HÜZÜNLE...

ESKİ BİR HÜZÜNLE...
10 yıldır telefonumda aynı melodi vardı. 10 yıldır aynı telefonu kullanıyordum. Belki farkettiniz. Zor bağlanıp bağlanınca da ayrılamama sorunum var benim. Hepi topu uyduruk bir telefon ... telefon ve arandığında çalan müziği de olsa bu böyle...
10 yıldır o telefonda biriktirdiklerim var benim....O telefon çaldığında yüreğim pır pır ettiği zamanlar oldu. O telefonun bir alınma hikayesi, o telefonu alanın ve kullanan "ben" in hikayesi var... yıllar geçti... o telefonda çalan türkünün ve o melodinin bir anısı var bende....
dağlar kızı... Erdal Erzincan'ın ilk tek başına yaptığı albümdü sanırım...Belkide Cem & Kutsal"dı tam hatırlamıyorum.Ve ben bir dağ başında öğretmendim...dağlar kızı çalardı telefonum ,arandığımda...Az aranırdım ne telefonlar popülerdi, ne de hatlar çekerdi.Dağlar kızını sadece sevenler bir de sevdalısı arardı.Bir sevda türküsüydü çalan.... Zordu herşey en az şimdiki kadar ve çokça da yalnızdım... Gözüm kulağım telefondaydı... yüreğim sevdamda, sevdam elimdeki telin ucundaydı.Günler geçti yıllar geçti... Dağlar kızı ovaya indi, yaramadı tekrar dağlara çıktı... Telefonun ucundaki sesler değişti ama o melodi hep yüreğinde kaldı....Zordu dağların kızı olmak!




ESKİ BİR HÜZÜNLE

Günlerdir eski bir hüzünle çıkıyorum voltaya
(kötüye işaret bu, üstelik yalnızlığa sığınıyorum)
Unutup gitmişim ezberimdeki bütün şiirleri
bulutlara bakıyorum uzun uzun, yalnız bulutlara

O uzak kasaba akşamları düşerken aklıma
tecrit'teki yine bir türkü tutturuyor
Ey kalbim sana denk düşüyor bütün bu acılar
acılar tek ve mutlak olan bir şeyi anlatıyor

Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü
dalların hışırtısını duyuyorum, üşütüyor beni
Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden
suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına

Uzak bir anı oluyor her şey, silikleşiyor
ve alnım ateşler içinde, bir tutabilsen
unutup gitmişim bütün türküleri artık
(kötüye işaret bu, üstelik yalnız sana sığınıyorum)

Kısa süren hastalıklar vardır ya, işte öyle
geçip gidiyor akşama doğru hüzün bulutu
resmini asıyorum ranzamın başucuna yine
ve bir türkü tutturuyorum günün son çayında
-Teslim olmayalım halilim kurşun atalım!

AHMET TELLİ

güneşin kızları için el ele...

Duyurmak istediğim yeni bir kampanya var! duyarlılık göstereceğinizi düşünüyorum.İLgilenenler için bir tık! Lütfen duyarsız kalmayın hepimizin sıcak güvenli bir evde yaşamaya ihtiyacı ve hakkı var...

Yardım etmek ve daha ayrıntılı bilgi almak isteyen dostlar için adres:
GENÇ KIZ SIĞINMA EVİ DERNEĞİ
Koşuyolu Mh. Çetin Gümeç Sk. Başkanlar Sitesi A6-Blok Daire: 10
Koşuyolu- Acibadem / İSTANBUL



26 Ocak 2010 Salı

ÖZLEDİM...


denize bakmayı özledim..
Antalya,15 Temmuz,2009

çiçek çiçek kapıları özledim...
Antalya,15 Temmuz,2009
Saat gece yarısına bir kaç kala...ömrüm diyorum ömrüm neye ne kadar kaldı bilmiyorum. Ama güzel şeylere az kaldı diye düşünmek istiyorum.Bunca emeğim bunca çabam kocaman bir hiçe dönüşmesin!
Yağacaksa yağsın şu kar ama ayazı kalmasın... Ak bir örtü sararken içim sıcacık olsun!
Özledim...Özledim güzel şeyler duymayı... Özledim güzel muştular almayı... Özledim dostlarımın elini tuta tuta ışık ışık bakmayı...Özledim yağan karı pencereden bakarak izlemeyi..(pencereden bakmayı kar yağmasada özledim.)
Kayboldum...tekrar bulun beni...
özledim...


ÖZLEMEDİM SENİ

Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni

Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca

Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım

Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni

Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı

Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım

Toprak yarılır birden
su kirlenir

Ürpertir bu coğrafya
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım

Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
A.TELLİ


Antalya, BEGONVİLLER VE KEMER 15,TEMMUZ,2009
Neşet Ertaş dinlemek istedim birden..."bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm..." tüm mesele bu mudur?

2 Ocak 2010 Cumartesi

2009 SENDEN ALACAKLIYIM...

Yeni yıla girişim yaptıklarımın ve yapamadıklarımın kafamda listelenmesiyle son buldu.Kapatacağım ve açacağım hesaplarımı gözden geçirdim. Hani iyi de oldu.Çantanızda biriken kağıtları ayıklamak, çekmecenizi yeniden düzenlemek gibi...Eee benim çekmeceler bir hayli karışınca zaman alacak düzenlemek.....Olsun üstesinden gelebilirim. Bunca yıl düğümleri çözen ben değil miyim? Yapacaklarımı, değiştireceklerimi yenileyeceklerimi belirlemekle başladım yeni yılın ilk saatlerine.Yani sevinçten havalara uçarak girmedim.Hiç özel değildi hatta sıradan günlerimin daha güzel olduğunu bile söyleyebilirim.

Daha az yetişkinle, daha çok çocukla görüştüm 2009 da...Eski dostlarımla daha az görüşmek, bazen unutulduğumu farketmek canımı acıttı önceleri.... yeni dostlar da hediye etti 2009 bana..Çokça kırılmışım bu sene...Az sevildiğimi hissetmişim ...Her kırıldığımda,sıkıldığımda da anne kucağına,baba ocağına koşmuşum... Huzurlu bir liman olmuşlar bana...Çok sevmişler beni...
Kardeşimi çok özlemişim, çok sarılmak istemişim... bu sene daha çok sarılacağım...
Daha sabırlı olmuşum ,büyümüşüm hatta biraz daha fazla tahammül göstermişim insanlara...Bilerek kırmadım kimseyi bilmeden kırdıklarım incindiklerim de varsa çok üzgünüm. En son istediğim şey gönül kırıklığı yaratmak...Düşünüyorum da bazen iyi niyetli davranışlarımdan yanlış anlaşılanlar olmuş, anlatmışım dilim döndüğünce...En yakınlarıma bazen gereksiz kaprisler yapmışım... Yine de sarıp sarmalamışlar beni...

2009 da az gezmişim önceki yıllara kıyasla... bundan mı ne hep kaçma bir yerlere gitme hayali kurmuşum...Bu yıl daha çok gezmek istiyorum. O gezmeler beni sakinleştiriryor...
Bu sene ki hiç gelmeyecek kaybım dedem olmuş...Benim ailemin 98 yıllık çınarı da devrilmiş,bıraktığı boşluğu önce hiç anlayamamışım. Koca ÇINAR!ı köye gidince görememişim. Yattığı oda boş kalmış bakamamışım...
Az insan girmiş hayatıma ,çıkarmamışım hiç kimseyi hayatımdan... ama bazılarıyla mesafeler girmiş.... beni incitenlerle mesafe koymuşum; iyi yapmışım...Kendimi korumayı,daha sakin olmayı öğrenmişim...Geçmişte üzenleri ben affetmişim... bilmem onlar affedebilecekler mi kendilerini.Bir bardak suda fırtınalar koparmamışım... Çok düşünüp az adım atmışım... Daha yumuşak, dingin olmuşum.Çok dinlemişim, az anlatmışım (buranın dışında )kendimi...Daha az konuşmuşum ruhuma dair, insanlarla...Yüzeysel şeyler paylaşmışım insanlarla derinime sokmamışım ,almamış içim gözlerime bakmayan insanları...
Evime daha çok bağlanmış, özlemişim uzakta çalışmaktan kaynaklı. Yalnızlığımı sevmişim.
İş hayatım çok stresli ve yorgun geçmiş. Kariyerime dair palnladıklarım yarım kalmış... Tekrar eğitim hayatımı sürdürme cesaretini bulamamışım.Resmi ilişkileri hala sevememiş adapte olamamışım.İş arkadaşlarıyla samimi ilişkiler kurmayı denedikçe kırılmışım.Biraz yalnız bir sene geçirmişim işte..
Birikimim olamamış yollarda geçen ömrümden ve dolayısıyla yola döktüğüm paralardan.Umarım bu sene başlarım...
İlk defa bu sene araba kullanmayı ve bir arabam olmasını istemişim.Çiçek bakmayı soldurmadan büyütmeyi başarabilmişim.
Verilen görevleri, sorumluluklarımı harfiyen yerine getirmişim.Hayallerimi bu sene biraz ertelemişim ... hatta hayal kurmaktan korkmuşum...

En çok çocuklarım mutlu etmiş beni... kan kusturduklarında "yok kızılcık şerbeti bu "diye avuttuğumda kendimi... Bilmiyordum tahmin edememiştim öylesine zor bir gruptu ki. Sonrasında böyle tomurcuklanıp çiçek açacaklarını.Öyle güzel açtılar ki; rengarenk ,farklı boyda ,tonda,kokuda,seste, renkteler... her biri birbirinden güzel ,benim çiçek çocuklarım...Nasıl da sınırlarımı zorladılar, nasıl dar ettiler bana o okulu...Karşılıksız verdiğim sevgim onlarda karşılık buldu .Anlıyorum artık boynuma sarılıp her teneffüste şimdi öpücük kondurup kaçtıklarında.Huzurluyum, mutluyum öğretmen olmanın keyfini sürüyorum bu aralar... Keyfini doya doya yaşadığım tek şey bu 2009'a ait kalemlerimden...

2010'a bir sürü yarım kalmışlıkla girdim. Tamamlayacağım ya da tamamen ortadan kaldıracağım hiç sevmem yarım işleri...Alacaklıyım 2009 dan...GÜZEL ŞEYLER GETİRMESİNİ DİLİYORUM BU YILIN BANA... DİRENCİMİ GÜZEL OLACAĞINA İNANMAKTAN YANA KULLANACAĞIM...


BU YIL Kİ PAROLAM...
OKUYUNUZ SİZDE SEVECEKSİNİZ....

"Yavaş yavaş ölürler,
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler,
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler!

Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler!

Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler!

Aşkta veya işte bedbaht olup
yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için
risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.

Yavaş yavaş ölürler!"


Pablo NERUDA