2 Temmuz 2009 Perşembe

SİVAS'IN ANISINA... GİDENLERİN ARDINDAN...



AYDIN MISIN ?

Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun

Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol

Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol

Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol

(1968)
Karakılçık adlı şiir kitabından (1969)
Bütün Şiirleri 1927-1991(Çınar Yayınları)
Rıfat ILGAZ
(Sivas'ta yakılan dostlarının acısına dayanamadı ,her daim umutlu, dirençli olan Rıfat Ilgaz. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan son yazısında da özetle ''Yaşamla ölümün artık bir anlamı kalmadı, her şey yalama oldu'' diyordu.Yalama olan bu yaşamda daha fala kalamadı ve " Koca Çınar" devrildi Sivas Katliamından 4 gün sonra.)
GÜNLERDEN ÖYLE BİR GÜN
Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.

Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.

Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık..
Metin ALTIOK

BU AŞK, BU ŞEHİR, BU KEDER
1.
hoşça kal ayak izim
serseri sokaklarda
hoşça kal
kendine bir başka
gökyüzü büyüten
kardeşim
gece feneri
hoşçakal kal çaldığım
Islık
söylediğim türkü
doludizgin karlarda.
hoşça kal
annemin
yüzü
hep beyaz yaşmaklı
sırı dökülmüş bir yalnız
aynada.
hoşça kal
dolunayın
altında
ıhlamur ağaçlarına
kazıdığım
şey
hoşça kal uzaklarda yanan
anızların parıltısı hoşça kal.

2.
bir gün gelecek bu gün de
bir anı olacak nasılsa
oturduğumuz bu masa
bu kum saati, bu rüzgar, bu eski
komodin
bu kırık
sandalye
bu kelepir yürek
bu aşk
nasılsa.

3.
hoşça kal ayak izim
serseri sokaklarda
hoşça kal
yarım kalmış
duvar yazıları
hoşça kal
bir gün gelecek
akacak yeraltı suları
hoşça kal
yakut, bezirgan, gön
hoşça kal eski zaman
aktarları
gidiyorum
bu şehri bu yağmuru
bu düşleri
bu aşkı bu kavgayı bu kederi
size bırakarak.

Behçet AYSAN

ÜLKEMDE BU KADAR UCUZ MU İNSAN HAYATI?

Az evvel önceki yıllarda yazdıklarıma baktım...2 yıl önce bu zamanlarda sabaha karşı yazdığım satılara takıldı gözüm.Yüreğim burularak ,gözlerim dolarak herşeyin hızla değiştiği ülkemde zihinlerin değişmediğini düşünerek okudum.


3,Temmuz, 2007 saat:5:48
ÜLKEMDE BU KADAR UCUZ MU İNSAN HAYATI?

NERDEN NEREYE GELDİK BİR ARPA BOYU YOL ALAMADIK...

Sene 1993... Temmuz ayının 2 .günü ozanlar şehri Sivas, şenliğe hazırlanmaktadır .O kenttir ki yüzyıllar ötesinden gücünü alarak beslemiş büyütmüş Pir Sultanları, Aşık Veyselleri... Cumhuriyet'in özgürlük ateşinin yakıldığı kenttir.Aydınlık Türkiye özleminin yeşerdiği yerdir. O kenttir ki ,ev sahipliği yapar yüzyıllarca yıllarca ozanlara, şairlere, sanatçıya ve insanına...Dolaşan uğursuzluğa inat başlar Pir Sultan Abdal Şenlikleri....Başlar da başlamasına kara kara alev bulutları sarar dört bir yanı, mezar olur güpegündüz o kent onlarca insana...Ki Onlar Türkiye'nin aydınlık yüzleridir... Hepsinin yüreği de ,kendi de, BİR ATEŞ PARÇASIDIR.Ateş ateşe ne kadar tesir etti bilinmez ama; hala yaşamaktadırlar. Yanan ettir, kemiktir ,bedendir...

YANSA DA ET; FİKİRLER ,TÜRKÜLER,DÜŞÜNCELER KÜLLENİR Mİ?

BEYNİN IŞIĞI YAKILABİLİR Mİ?

Sene 2007...Ocak ayının 19.günü Ermeni asıllı tanınmış Türk gazetecisi Hrant Dink, İstanbul’da güpegündüz bir caddenin ortasında öldürülür.O insan ki hem Türkiye'lidir ,en az bizler kadar… hem de düşünen ve fikir yoran bir insandır, ülke insanı ülke insanının güzel yaşaması adına... Katıl ya da katılma fikirlerine, düşünmek düşündüğünü söylemek bir şeydir önemlidir.Hiç düşünmeyenlerin ,üretmeyenlerin aksine…Köstebek gibi toprak altında yaşayanlara inat...Ve O İstanbul ki kentler kenti; fikri ,düşünceyi, sanatı yüzyıllar ötesinden gücünü alarak beslemiş, büyütmüş...Aydınlık insanların kalbinin attığı bir ulu kent ....Ancak mezar olmuştur O, pek çok yazarına, aydınına...

Bu gün Sivas Katliamı'nın 14. yıldönümünde Hırant DİNK Davası görüşülmeye başlanmıştır. Kaç yıl sürecek bu dava, nasıl sonuçlanacak ,kaç hakim, kaç savcı ,kaç şehir değiştirilecek bu süreçte? Ve kaç tane daha benzeri olay yaşarsak; artık birbirimize tahammül edeceğiz demokrasi oturmuş olacak güzel “Ülke”mde.Yüreğimi sızlatan bu çakışma 2 Temmuz'u 3 Temmuz'a bağlayan gece benim uykumu kaçırdı.Ve düşündüm ülkemdeki tüm düşünen, üreten söyleyecek sözü ,çalınacak sazı olan insanlar kalmayıncaya kadar mı ölünecek...Onaylamadığımız şeyleri ,düşüncelerine katılmadıklaırmızı bizim gibi olmayanları yıkıp öldürmekte miyiz hala ?Sivas'tan sonra, geçen 14 yıl bize bunu mu öğretti? Çıkarılan ders bu mudur? Demokratik insanlar Ülke'mde böyle mi yetişecek?Bu gün doğan çocuklar böyle bir ülkeye mi gözlerini açacak.?Sivas "ölü ozanlar kenti" olmuştur , "ölü yazarlar kenti" olmuştur İstanbul...Sene 1993 bir yangın, sene 2007 sokak ortasında boylu boyunca uzanan bir adam... Ne değişmiş...Utanılacak şeyler mi yapıyoruz ?Daha da ötesi çocuklarımız bizden utanacak mı ?Büyüdüklerinde nasıl hesap verir insan evlatlarına...O bizim gibi düşünmüyordu, bizim soyumuzdan değildi, bizden farklıydı inancı...Bu yüzden öldürdük, yaktık mı denir? Bu kadar ucuz mudur insan olmanın bedeli...Hayatlarımız bu kadar mı ucuzdur...

14 yıl önce Sivas'ta, bu sene İstanbul'da ,

ÖLDÜRÜLEN,YAKILAN;OZANLAR, SANATÇILAR,YAZARLAR DEĞİL,

BU ÜLKEYİ YURT EDİNMİŞ İNSANLARIN VİCDANI DEĞİL MİDİR?

Kardelen

Gün Tutuşur

Gün tutuşur canım gece tutuşur

Zindanlarda tutsak canlar tutuşur
Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur

Sıvas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur
Teller bizi söyler diller yarışır
Özgürlüğü yazan kalem tutuşur

Canlar can olur da eller tutuşur
Dost evnide canım sevda tutuşur
Pir Sultanlar ölmez binler yetişir
Akar gelir canlar tarih tutuşur
Pir Sultan Abdal