14 Eylül 2009 Pazartesi

GÜLÜŞÜNÜZ ÇOCUK GÜLÜŞLERİNE KARIŞSIN DİYE...


Önemlidir: aşağıdaki yazı ve adresler Sevgili UZAĞA GİDEN'İN SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.Lütfen ilgiyle duyarlılıkla okuyup bu kampanyaya destek olunuz.
Okulların açılmasına sayılı gün kaldı.
33 köy 3003 öğrenci için bir şeyler yapmak istiyorsak acele etmeliyiz.
Çocuk gülücükleri karışmak isteyen dostlar!
Alış-verişe gitmeden önce İHTİYAÇ LİSTESİ lütfen göz atınız…

Bu arada her geçen gün çok hoş gelişmeler oluyor kampanyamızla ilgili.


Kırtasiye malzemeleri göndermek isteyenler için adres:
33 KÖY 3003 ÖĞRENCİ İÇİN EL ELE KAMPANYASI
Dursunbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü -10800
Dursunbey – Balıkesir
Tel: 0266 662 10 36

Para yardımında bulunmak isteyenler için banka hesap no:
33 KÖY 3003 ÖĞRENCİ İÇİN EL ELE KAMPANYASI
TC Ziraat Bankası - Dursunbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
Eğitime Destek Hesabı - 52755380-5001



BİR HAZAN OLDU

Bir hazan oldu... geri geldim. Deli taydım yaz bahar döndü güze de yeşil çaırlardan sonbahar kızılına kahverengisine vuruldum da geldim.Ben geldim tekrar kendime.Ya da ben tekrar geçtim; kendimden . Hangisi doğrudur bilinmez amma...koca bir yaz geçti... önümde ise kocaman yaprak yaprak hüzün...zemheri...
Eylül sevgilim eylül,hüznüm eylül de yarılandı.On beşgün geldi de geçti bile eylül'den...Hazan mevsimim hazara döner mi bilmem. İlk Eylül yağmurları yağmaya başladı. Bende gizliden gizliye o deli ,o haşin ,o yalnız ,ürkek,kırık, biçare tarafım çağıldamakta.. .Yağmur yağdı Acıpayam'a....beraberinde bir güzel toprak kokusu, bir güzel ayın şavkı, bir eski ,kapkara zifir yalnızlık, kör kuyularımda tek başınalık...
" şimdi bana hangi dağın yeli...
hangi uçurumun uğultusu
hangi suların yıldız şavkları..."



DELİ TAY
sesinden ışık bakışlarından
zifiri karalık sızan deli tay
şimdi sana hangi dağın yeli
hangi uçurumun uğultusu
hangi suların yıldız şavkları

kıyı kıyı git de düşme bir çölün
serabına diyen babanın yüzü
gümüş eğerini fırlatıp attığın
vadiye benziyor öylesine sisli
öylesine ıssız ve heder edilmiş

toynakların çakmak taşı kav ve
kıvılcım. soluğunsa hareleniyor
yamacın karlı soğuğunda bezirgan
bakışlı bu göç yolu hiç bitmiyor,
bitmeyecek belli ki

trabzon varna ürdün
lübnan ve dünyanın bütün
sefillikleri şimdi bu
ayışığının altında nasıl
uyuyabilir şaşıyorsun
aklına albruz geceleri geliyor

terkinde kaçırdığın kızlar,
sahtiyan çizmeli silahşörler
düşüyor aklına emceklerine süt
yürümüş gelinleri obanın
güngörmüşlerini at hırsızlarını
telef olan çocukları düşünüyorsun

güneye, çöle dönme yüzünü
demişti ya baban: süvarin
duymadı at öğüdünü deli tay
dundandır kızların cariye
silahşörlerin emirkulu oluşu

bundandır tarih denilen sarsağın
sana ayırdığı sayfalar ki eksik
yanlış ve alfabesi unutulmuştur
heba edilen bir rüyanın sabahında
anlatma bunları bana deli tay

ezberimdedir büyük babamın çölde
kayboluşu, nineminse çıldırması
padişah hareminde anlatırlar ki
muhacir olanın hicrandır ömrünün
yarısı

alnı akıtmalı atlar geliyor
gözümün önüne ve bir de
camiden uzak duran ozanın
kafkas'dan getirdiği tha'ya
eyvallah demeyişi bir daha

gümüşün beyazı nehre, ayın
gölgesi düşmüşse eğer kadere şair
bir tetik boşluğundadır ve söz kar
etmez olur çerkes'e atlar da
yılkıdadır çünkü, yürek de

sesinden ışık bakışlarından zifiri
karanlık sızan deli tay şimdi
sana hangi dağın yeli hangi
uçurumun uğultusu hangi suların yıldız şavkları

Ahmet Telli