28 Nisan 2009 Salı

ZERDALİ

| |

Bahardan mı yorgunluktanmı bilemem amma velakin bu aralar ezgilerden tutmaktayım günlüğümü "Yüksek Sadakat"la...
EZGİNİN GÜNLÜĞÜNDEN...
Zerdali
Ay nerde doğsa oradaydık
Dallarda zerdali çiçekleri
Savrulup gider rüzgar esince
Bütün bir bahar böyle geçti

Anlardım aklından geçenleri
Sustukça konuştuk sanki
Sevdaymış meğer içimizde
Yıllardır uyuyan deli

Sessizlik sensin geceleri
Fincana kahve koydum gel aaaa
Bugün şeytana uydum gel
Ay doğdu dağın üstünden amanaman
Dallarda beyaz çiçekler

Döndüm gecenin karasına
Artık kimse kıramaz beni
O kül gibi deniz o sesiz kız
Kayıp bir sandala binip gitti

Ne sen söyledin derdini
Ne ben sevdiğime inandım
Unut geçen eski günleri
Bunca yıl sonra nasılsın

Anlardım aklından geçenleri
Sustukça konuştuk sanki
Sevdaymış meğer içimizde
Yıllardır uyuyan deli

Sessizlik sensin geceleri
Fincana kahve koydum gel aaaa
Bugün şeytana uydum gel
Ay doğdu dağın üstünden amanaman
Dallarda beyaz çiçekler
Ezginin Günlüğü

25 Nisan 2009 Cumartesi

GİT ÖZLET KENDİNİ YİNE GEL!


doneceksin diye soz ver


...
"Aşk gönül aynasının sırrıdır,
İfşa edildiğinde yere düşer, kırılır.
Kırık aynadan tek görüntü alınmaz.
Oysa aşk, irfani anlamda teke ulaşmaktır, biricik olana bağlanmaktır.
Aşk bir harekettir, bir koşudur, bir emektir, icabında bir kavgadır... "
Mevlana'nın Kalbine Açılan Kapı,Mesnevi Mektupları,
Bilal Kemikli

Bilal KEMİK'LİYE CEVABEN...
gidenler özleteceklerse kendilerini öyle gelsinler...
gönül aynasının sırrına eremeyenler,
bu sırra mazhar olup pişince gelsinler...
Aşk bir hareket ,bir koşu, bir emekse
Bu kavgada canan can, can canan olunca
akisleri, sedaları, bakışları,gönülleri hep tek, hep bir ,hep ...

GİDİYORUM BİRAZ KENDİMDEN BİRAZ BU ŞEHİRDEN...

Gidiyorum, biraz kendimden biraz bu şehirden...
....
"Hepimiz yolcuyuz. "İki kapılı bir handa" gitmeler de bitmiyor, gelmeler de. Her geliş, yeni bir gidişe işaret. Lakin biz yine de "tabiatın boşluk kabul etmediği" gerçeğini unutuyoruz. Belki de unutmak işimize geliyor; bıraktığımız boşluğun doldurulamayacağını sanıyoruz. Benden sonra tufan olur zehabına kolayca kapılıyoruz.

İnsanın kendisini vazgeçilmez sanması ne büyük bir yanılgıdır. İçinde nice korkular barındıran bir yanılgı... Eh, insanız; yanılgılarımızla, korkularımızla insan. İnsan, yani unutan varlık. Neyi unutan? Her gelişin bir gidişinin olacağını."...
Şehir-Hayat ve Derviş,Bilal Kemikli


Yüksek Sadakat - Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer
Yıllardır dost ellerini hep üstünde hissettiğim sevgili Manas'lar armağanımdır....Şu anda üstlerinden bir kuş geçtiğinden eminim.İlk defa onlarla gittiğim o güzel şehirde sırılsıklam olsak da içim hep sıcacıktı.Beraber aynı yerlere gidişler ve dönüşler yaşayalım sık sık ...Gidişlerimizden, yalnızlıklarımızdan dönelim ki; kavuşmak dostluğunuza, her daim anlamınını bulsun.Yalıyardan limana bakıp bana göz kırptıklarını ,dahası sıcacık gülümsediklerini görebiliyorum.Güneş hep üstünüzde olsun!SEVGİNİZ HEP İÇİMDE!

Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer
Gül renginde gün doğarken
Boğazdan gemiler usulca geçerken
Gel çıkalım bu şehirden
Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken

Dolaşalım kumsallarda
Çılgın kalabalık artık uzaklarda
Yorulursan yaslan bana
Sarılıp uyuyalım gün batımında

Belki üstümüzden bir kuş geçer
Kanadından bir tüy düşer
İner döne döne gökyüzünden
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden...
Ellerinden...

16 Nisan 2009 Perşembe

BİR EZGİ, İÇİMİ YIKAYAN...

Nasıl yorgunum...müzik çalsın istedim. Sadece tek bir parça...Sonra gözümü kapatıp uykuya dalayım...Şöyle beni alıp uzaklara bir yerlere ,bir ırmak kenarı, ya da bir yaylaya, olmadı bir sahile götürsün istedim... Ve bişey oldu DELİCE BİR ZEYTİN' E ...nicedir unuttuğum güzel duygulara götürdü.




15 Nisan 2009 Çarşamba

GAYRİ GİDER OLDUM

İçimi boşaltmışlar ,beynimi uyuşturmuşlar gibi...Rakı şişesinde ki sarhoş balık belki...Yorgunum , çokça da kırgın, endişeli ...bir tuhaf hallerdeyim... Sevdiklerim yabancı oldu... Bense ülkeme yabancı ...Nasıl bir ülke oldu burası bilemedim...Ben bu işe akıl da erdiremedim. Kelimeler eksik konuşmak anlamsız...Çirkinlik hat seviyede... Kaygılarım var ve galiba sadece sanatın değil ,demokrasinin de içine tükürüyorlar... Yok yazamayacağım içimden gelmiyor...
Şöyle demek geldi ....
Bir gitme hali ,duramama, sığmama ,bir yerlere taşma durumu ...

Enver Gökçe, dillendirsin benim yerime...İçimde sıkıntı yaratan , son 3 gündür "her yere kon" ,"sür- çıkar -tık" faaliyetlerinde ruhuma hasıl olan durumu...

GAYRİ GİDER OLDUM
Gayri gider oldum gardaşlar
Ve de gız kardaşlar.
Gayri haram bu can bana
Bu toprak damlar bu sevda bana
Bu ağaçlar, bu caddeler haram bana
Oğul uşak bir de karım
Kurt bana hastir çeker
Yılan bana çıyan bana
Hastir çeker yılan bana
Lan gardaş bu nasıl yara
Lan gardaş bu nasıl yara
Kanar her yerimden
Sövülmüşüm dövülmüşüm kovulmuşum ben
Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan
Çeker giderim.
Enver GÖKÇE

12 Nisan 2009 Pazar

ÇİÇEK ÇOCUKLAR

Bilmem ki 60'lar mı geldi. Her yere çiçek resmi yapmaya bayılıyor benimkiler , üstelik savaş karşıtıyız .Değil oyuncak tabanca, ( Yoğun öğretmen ve aile etkisi de olsa)sopa resmi bile çizmiyoruz.Düşüncesi evlerden ırak , çoğu et yemeyi reddediyor ve bu aralar minik yürekleri pır pır, bir aşk ki aralarında sormayın, çikolatalarını bile paylaşır oldular sevdikleriyle..Eh paraya da ihtiyaç duymadan anne ,babalar sayesinde idame ettiriyoruz yaşamımızı .Biraz resim ,biraz müzik okulda sanatsal duyarlılığımız hayli gelişti.Sosyal aktivitelerden de nasibimizi alıyoruz.Hele de bu aralar...Zeybek ve damat halayı öğreniyoruz 23 Nisan da dans edebilelim diye..Ah hayallerimizi kırmızı ferrariler süslemekte amma velakin ;güzel ,şirin üstünde çiçek resimleri olan bir vos vos'a da hayır demeyiz.
Tarihi bir yanılsamanın mı içindeyim acep ne dersiniz?"Çiçek çocuklar", başka bir olayda mı vücuda geldi nedir? Benimkiler de değilse "çiçek çocuk" kimse değildir. Yoksa "Çocuklar mı çiçekti de dünyanın anlamak işine gelmedi.

bir heyececan bir telaş çiçek dikiyoruz! baharı karşılamak için!

Aaaa o da nesi ?bir konuk, çiçeğin üstünde ... salyangoz!
Bahar gelecek Tırtıllar, kelebekler ,uğur böcekleri,karıncalar çıkacak demişti öğretmenim! Ama salyangozu unutmuş! bak bu salyangoz kaybolduğunda annesi, babası çabucak bulsun diye iz bırakırmış ışıl ışıl arkasından biz bu masalı öğrendik tam da çiçek dikerken salyangoz arkadaşımın çiçeğinde gezinince .Öğretmenim,"hiç üzülme bak, böyle iz bırakıyor ki annesi gelsin çabucak bulsun "diye, "sen onu korkutma, yavaş yavaş uzaklaşacak" dedi."Şaşırmış o da bahar gelince, şimdi anladım .""Öğretmenim salyangozun masalını anlatsana dedim. Anlattı, "hiç korkmadım ondan ben" "bahçeye bıraktık ,annesi babası gelsin ,onu bulsun" diye.




Çiçek dikiyoruz çiçek! Çok bekledik baharı çok !... zor geldi bahar ,bu sene bir kar ,bir kış kıyamet ! Bize de "çiçeğim" diyor öğretmenim çiçeğim! Biz de açmışız tomurcuk tomurcuk ,"öğretmenim çok komiksin "dedim. "çok komik, ben hiç çiçek olurmuyum! kocaman bir çocuğum ,yakında yedi'ye gireceğim sen bunu bilmiyor musun ? çok güldürüyorsun beni!"












En sonunda diktik huzura kavuştuk hiç çiçeksiz bahar olur mu?Bakın ne güzel oldu sınıfımız!Donattık renk renk hercailerle, sümbüllerle, lalelerle, çuhalarla,aslanağızlarrıyla,küçükahnımlarla ,onbiraylarla...Eh ben de diktim çiçeklerimi Ortanca,küçükhanım, sardunya,yer halısı ve daha hatırlayamadıklarım. Çocuklarım bir telaşlı ben bir sevinçli .....
(Yahya Kemal görseydi halimizi bu Cuma günü belki de şöyle dizeler yazardı. Ne dersinizbiz duyamamışızdır.)

BİN ÇOCUK O GÜN KOCA BİR KIŞI DEVİRDİK!

BİN TOMURCUK O GÜN ÇOCUKLAR GİBİ ŞENDİK!

BİZ O GÜN BAHARA GİRDİK!

kardelen





10 Nisan 2009 Cuma

ÇOCUKLAR MASALSIZ KALMASIN!


Sevgili "uzağa giden kadın Şebnem'in (aslında herkese bir yürek atımı yakın olan) öncülük ettiği ve Dost Pino'nun logosunu hazırladığı,yüreği güzel pek çok insanın da destek verdiği, "Her çocuğun bir masalı olmalı" kütüphane kurma kampanyasına bende dahil olmak ve daha da çoğalalım diye logosuyla duyurmak istedim.Sevgili Pino,ellerine sağlık!Sevgili Şebnem, ancak düşleri olanlar, çocukları masallarla büyütmek isterler.Düşlediğininz tüm masallar gerçek olsun! Bu kampanyaya destek olmak isteyen blog sahipleri yukarıdaki logomuzu bloglarına yerleştirebilirler. Şimdiden çok teşekkürler desteğiniz için:)
kardelen

Sınıfımdaki kitap köşesinde çocuklarım kitaplara bakarken...
(henüz okumayı bilmiyorlar resimlere bakıp okuyor gibi yapıyorlar...
ama masalları ve kitapları çok seviyorlar.)
Bütün çocuklar masal sever unutmayın!

detaylı bilgi için aşağıdaki linki yıklayınız.
HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI
Psk. Dr. A. Şebnem Soysal
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
Çocuk Nöroloji Bilim Dalı
10. Kat Beşevler- ANKARA
0312 202 60 02
HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI
Yeşilovacık Belediyesi
Yeşilovacık-MERSİN

9 Nisan 2009 Perşembe

ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA HAYAT!

Çığlık çığlıktı içim ve işte böyle bağırmak istedim. Üstelik bağırma isteğim drama dersinde Sevgili Ömer Adıgüzel'den öğrendiğim çığlık oyunu oynamakla geçecek gibi de değildi.Umarım geçmiştir . Hayat beni hırpaladıkça ben kendimi mi hırpaladım nedir.
Çığlık veya orijinal ismiyle Skrik, 1893 tarihli bir tablodur. Norveçli ressam Edvard Munch tarafından yapılmıştır. Birçok eleştirmene göre Munch'un en önemli çalışmasıdır. Resim orijinali 84 cm x 66 cm boyutlarındadır. Resimde ön planda ızdırap çeker gibi görünen bir figür, arka planda ise Ekeberg tepesinden Oslofjord'un görünümü yer alır; Oslofjord göğü kan kırmızısı rengindedir.( bilgi wikipedi den alınmıştır.)

Fırtına dindi, tomucuklar çiçek açtı!


hercai

bunlarda baharda uçan barış güvercinlerimiz



bir masal uydurduk çocuklarımla Covi'nin güzel bahçesi...
ve onlar o bahçeyi yaptılar...
yok yok bahçemizde arılar, kelebekler, kuşlar,tırtıllar,eşekler,kirpiler
çiftçi, portakal elma ğaçları hatta elma reçeli kavanozu, laleler ,güller...

On bir ay çiçeğiymiş. Aldığı mkadın öyle söyledi. Çocuklarıma eğer
iyi bakarsak bize bakıp bakıp gülümseyecek çiçek açacak dedim.B
ana gülümsüyor deyip deyip suluyorlar .

Fırtına dindi... Ya da öyle olmasını umuyorum...
Kitaplar ,kağıtlar ,yazılacaklar, acele yapılacaklar ,hemen yapılacaklar ve şu anda yapılacaklar... hasta, yorgun ben, hasta kardeşim ve hasta annem! yok yok bişeyler oldu bana ,sevdiklerime hayatıma.... Uykusuz ,yorgun,gergin günler... Gece uyanıp yapılacakları yetiştirmeler , sabah olmadan fırlayarak bezgin bitmiş kalkıp çalışmalar... bitti... çok şükür bitti.
Bugün çocuklarıma yeni çiçekler aldım... Baharı anlatırken onlara bahar gelsin çiçeklensin istedim benim tomucuklarım da...Çok seviyorum onları nasıl çiçek çiçek kokuyorlar nasıl güzeller. İçime katasım geliyor, durmadan öpücükler konduruyorum o güzel elciklerine, minicik yanaklarına...Bir tanesi tanesi tırnaklarını yemeyi neredeyse bıraktı...Söz verdim sana dedi bugün söz verdim. keşke dedim biz büyüklerde verdiğimiz sözleri tutabilsek güzel kuzcucuk dedim içimden. O tırnakların azıcık uzadığını görsem nasıl dünyalar benim olacak...
Daha bir güzel dinliyorlar artık bu aralar beni .Daha bir güzel anlıyorlar... daha bir büyüdüler sanki... çok yordular beni ,çok üzdüler.Geçen haftalarda nasıl üzgün ,yorgun ,bitmiş ağlamaklı geliyordum eve... yok ben bu işi bilmiyorum diyordum... Ama onlar da ben de iyiyim artık... Çok şükür nazar değmesin !Çok uğraştım ,rüyalarıma girdiler yarın şöylemi davransam bu sorunu böyle mi çözerim böyle mi desem nasıl etkilenir diye her birini ayrı ayrı düşündüm.Sinir harbi verdim kendimle...Çok sinirlendiğim ve çok zıvanadan çıktıkları bir anda oldukça yüksek sesle bağırmış olmalıyım ki bağırınca çok çirkin oluyorsun dedi afacanlarımdan biri sen hep gül bize dedi. gafil avlanmıştım şaşkın şaşkın bende bağırmak istemiyorum çok da hoşuma giden bir durum değil ama çok gürültü var ancak bağırınca sesimi duyurabiliyorum dedim.Baktı ve sessizce bekledi .Anlamıştı benim 'afacan'ım ben de onu anladım. tomurcuk her yer ... Benim tomurcukalrım da sanırım çiçek açacaklar.Tavırları duruşları değişti .Hissediyorum bahar çok yakın... hatta şimdi bahardayız....
kardelen




çuha





2 Nisan 2009 Perşembe

SOLUKSUZ GEÇEN GÜNLER'İM

Sırılsıklam geldim şimdi.Kelimenin tam anlamıyla sırılsıklam .İç çamaşırlarıma kadar ıslandım.İlk Nisan yağmur'um bu seneki. Hayırlı olsun vatana millete!Koştur koştur geçiyor günler.
Geçen günlerin geride bıraktıkları yağmurla yıkandı mı bilmem ama; ayaklarım çekmez olana kadar yürüdüm yağmurda.Dolmuşlar almadı; dinince de yavaşlayıp almak isteyen dolmuşlara ben binmedim.Sanki çok umurlarında da olsun küstüm işte!En kısa zamanda bir dolmuş alıp dolmuş şoförlerini bindirmemek yağmurda, şu anki hayallerimin en büyüğü.Ağlamaklı yürüdüm yürüdüm yürüdüm ,yağmur da Allah versin yağdı yağdı yağdı.
Bir sıkıntı, bir telaş geçen haftadan beri bütün işler ters.Bankalar da kuyruklar , titizlendikçe banka hesaplarımda ve ödemelerimde çıkan karışıklıklar...
evde bekleyen yine sıraya girip ödenecek faturalar..
sıra beklenerek yapılacak bir kaç resmi sınav başvurusu...
tekrar sınav kolikliğimin nüksedişi...
arayışlarımın bumerang misali geri dönüşü...
acil okunacak kitapların boyum kadar oluşu(neyse ki kısayım)...
ikinci derecede acilokunacak kitapların listesi..
yapılmayı bekleyen drama ödevi...
İhmal edilen arkadaşlara yapılan ev ziyaretleri, telefon aramaları..
Kuzenle iç dökmeler...
Başım dara düştüğünde aranılan kuzenlerin sıcacık Canım diyerek telefonumu açışları...
kuzenlerin ve arkadaşlarımın bebek büyütme heyecanları...
son anda gelen emrivaki işler..
sabaha yetiştirilecek yazılar..
doldurulacak dosyalar ve her gün mutlaka görevlerime zoraki dahil edilen bir kaç sorumluluk dışı angarya...
rutin ve biteviye son hafta neredeyse her daim küfreden obsesif öğrencimin bu ilginç sorununa günlerdir çözüm bulmaya çalışırken,kendimi yoldan geçerken üstüme su sıçratan dolmuşlara küfredişim...
birilerinin üstüme yıkmaya çalıştığı iyilik yap üstüne yapışsın görevleri,ricaları...
Beni hiç yalnız bırakmayan sevgili alerjim, aksırıklar ,tıksırıklar, hapşuruklar...
Yorgunluk ve bıkmışlıktan kaynaklı ertelene ertelene ertelenemz hale gelen yazılacak dosyalar.
Formalite gereği yapmam gereken-kağıt israfından başka hiç bir yararı -olmayan bir sürü saçmalık.
Yorgunluktan yığılmak üzere ve ayaklarımın ağrısından bitap düşmüşken beklenmeyen misafirlere hoş görünme çabası.
Canım ilçemde güzel bir insanın seçim kazanması ve hep dedem gibi çetin, ninem gibi nane ,sümbül kokulu köyümde binbir dalevere ve üçkağıtla kazanılan seçim .
Taraf olmayıp göz yumanların aksine; ,haksızlığa,hortumculuğa,riyakarlığa ,sahtekarlığa her daim savaş açan "Don Kişot babam"ın değerleri değersizleştiren her türlü çirkinliğe muhalif duruşu...
Babamın dost dediklerinin çıkarları için el oluşunu sessizce izleyişi,yine de tek kötü söz etmeyişi...
dostluklarımı bu nedenle tekrar sorgulayışım,...
Son dönem ki yalnızlığımız ama kale gibi bir aile oluşumuz,...
Kızılok'tan birascık araklayarak uydurduğumuz" aslan babam hep muhalif hep muhalif" şarkısı.
Annemle babamın ne denli bir, ne kadar etle kemik oluşlarını bir kere daha farkedişim...
Annemle babama baktıkça insanın yanında tüm gönlüyle duran güzel bir eşinin olmasının nasıl dünyaya kafa tutma gücü verdiğini görüşüm.
Üyesi olmaktan onur duyduğum güzel ailem yüreğimi ısıtışı.
Canımın içinin bitmeyen araba alma serüvenleri ve stresli günlerimiz...
Bitmeyen sabah uyanamama servise geç kalma korkusu...
Telaşlarım ,sıkıntılarım, mutluluklarım
Tıpkı Nisan'ın ilk günü güneşli sabaha gözlerini açıp ve ikinci günü yağmurla uyanmak gibi hayat...bir sıcak bir soğuk günler ...Nisan bir şaka gibi bir gündü yazdan çaldığımız...eh bugün de üstüne cila oldu bu yağmur. İşte böyle geçen soluksuz iki hafta.Dilimde Suavi'nin o güzel ezgisi...biraz soluklanayım ...


Yandım yandım kül olmadım
Bir yanım pınarda benim
Tutsak oldum kul olmadım
Bir yanım rüzgarda benim

Ölünceye insan benim
İnsanadır emeklerim
Ayaz yedi çiçeklerim
Bir yanım baharda benim

Banaz'da sultan abdalım
Kör oğlu'yum hem dadalım
Dost nesimi bilir halım
Bir yanım dağlarda benim