2 Ağustos 2008 Cumartesi

VAHŞİ SİYAH ATLAR / AVARA

1,HAZİRAN,2007
1:34
VAHŞİ SİYAH ATLAR

NE KADAR BİZ OLMUŞ BU ŞİİR
NE KADAR BİZ...
Avara / Murathan Mungan

Anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimselere bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz Amerika vardı
herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerika'sını arardı
kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzde sessizce uzardı



BİTERDİ PLAK. DİSK BOŞA DÖNERDİ.
DÜŞLERİMİZ ÇARPIP GERİ DÖNEN SULARDI ŞİMDİ
BÖYLE ZAMANLARDA İLK SÖZÜ SÖYLEMEKTEN
KAÇINIRDI HERKES
SONRA BİRİ USULCA KALKAR, HERKESE ÇAY KOYARDI
ANIMSIYOR MUSUN?

Vahşi, siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi, herşey kanatır, herşey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyumayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık
uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar, sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencereler, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
geçliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler
terkedenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

vahşi siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi Amerika'ya
kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
vahşi siyah atları
herşey o eski rüyada kaldı

çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki, sen anımsıyor musun?
Murathan Mungan

Bir dostum evlendi bu gece...Hep beraber onu evlendirmeye ve mutlu olmaya gittik.Salona girip dans etmeye başladıklarında , benim içimde engel olamadığım, başka bir müzik çalmaya başladı. Ve benim asi yüreğim, yine inatla kendi müzğini çalıyordu.Sahnede tutuk, yorgun Maviş'e ve çevremdeki -yıllardır büyümelerine tanıklık ettiğim- insanlara baktım.Benim büyümemi tetikleyen, son 10 yıllarına an be an tanıklık ettiğim ve son 10 yılımın, gelişimimin, değişimimin, zaman zaman gerileyişimin hatta; geri çekilişimin tanığı insanlar...Baktım ve şaşırdım; yüzlerindeki her ifadenin anlamını çözebiliyor ve yüzlerindeki her kırışıklığın nedenini biliyor ya da tahmin edebiliyordum.Neden sonra kendime geldim... Onlar hangi müzikle dans ediyorlardı bilmiyorum.
Bende MUNGAN' a seslendim onun dizeleriyle:
...
"adını bile bilmediğimiz bu kente
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terkedenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler "
...
Kendileri değişse, dönüşse de bir kaç "vahşi siyah at "ordaydı ;telefonları, adresleri değişmeyen, değişse de haber verenler... Bu da bir şeydir..
Ben yüreğimde yukarıda da yazmış olduğum M.MUNGAN şiiriyle (hiç bir Amerika hayalimiz olmamasına rağmen, büyük ütopyalar peşinde koşmanın iz düşümüyle ) " WHEN YOU SAY NOTHİNG AT AL"parçası eşliğinde "vahşi atlar" olarak dans ettiğimizi hayal ettim.
KARDELEN



Hiç yorum yok: