14 Nisan 2010 Çarşamba

BAHAR...

Bahar geldi geçiyor... daha merhaba diyemedim bahara.."merhaba hoş geldin" diyecek kadar ne onunla ne de kendimle baş başa kalabildim.Umarım ben ona merhaba deyip kollarına bırakmadan kendimi alıp başını gitmez.Kaçtım bir ara buralardan, denedim onu bulmak için.Ama ucundan yakalar gibi oldum tekrar geldim ona doyamadan.
Kısmet ne diyelim MERHABA iyiki geldin diyeceğim boynuna sarılacağım.Ama daha vakit var demek ki... Biraz Frank SİNATRA ,biraz Fikret KIZILOK, biraz ondan biraz bundan...Bol nostalji ve anılarla müzik günümdeyim. her parçanın hatırası ...
...
bir kaybolma ,bir çakır keyif olma isteğim var ki; sormayın gitsin...Çokça da uyuyasım var.Gözümü açsam 3 ay geçse... ama zaman geçmese...YAĞMUR YAĞSIN AMA ISLANMAYAYIM...AŞK OLSUN, ACI OLMASIN !Böyle dilekler dilerken yakalıyorum kendimi ara ara...
Beni duymuşçasına Fikret Kızılok - usul usul sesiyle- dedi ki:
"Her siyahın beyazı gecelerin gündüzü de vardır"
...
Geçenlerde sevgili Zeynep'i okudum;kendimden geçerek.Çektiği güzelim fotoğraflara baktım .İçim gitti yine onun yeteneğine, o güzel bakışına... Yüreğiyle bakıyor "O". Gezinirken ben ,satırlar ve fotoğraflarda içimi acıtan -çok sevdiğim -Akgün AKOVA dizeleriyle karşılaştım...Ve çıkardım tekrar gün yüzüne.İçimin kuytu köşesinde sakladığım o dizeleri...

BAHAR

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
gitgide azalıyor manolya ağaçları
ve parklarda öpüşmüyor artık aşıklar
yaralıları almamak için sürücüler
hızla geçiyorlar kaza yerinden
gerçeği savunan sesler zayıflıyor
kendi harflerine dökülüyor aydınlar

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
içlerine çöküyor inandığım bütün insanlar
çiçek adları verilmiyor artık sokaklara
devrim şarkılarını çoktan unuttu meydanlar
yüreğin yağmura karıştığı yerde
içimi acıtan ne çok şey var

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
elmalar düşmüyor Newton’un kafasına
“Buldum” diye bağırarak hamamdan fırlamıyor Arşimet
yetmezmiş gibi
kentin Boğaz’ına takılıyor nükleer atık yüklü gemiler
itfaiyecilerin evleri yanıyor
yorganlarını ayırıyor yıllarca birlikte yatanlar

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
gözlerini gözlerimden kaçırarak konuşuyor insanlar
sahipleri adreslerinde bulunamadığı için
postacılar aşk mektuplarını çöpe atıyor
su içmeye indiğinde gece
katiller beyaz atlara biniyor
bağıran arabalara sarhoşlar

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
Karagöz’le Hacivat’ı şarkıcı sanıyor çocuklar
martılar çöplüklerde yiyecek arıyor
yalnız kadınların ağladığı oluyor otobüslerde
herkesi kurşunluyor kızgın adamlar
içi sıkıldığında avazı çıktığı kadar bağıramıyor insan
açık pencerelerden bile

beni bu kentten götür diyorsun
çünkü burada
burada
aşık olamıyorum
ister inan ister inanma

AKGÜN AKOVA

(Bu şiir, şairin "Sevdiğim Kadın Adları Gibi 1.Kitap" adlı yapıtında yer almıştır.)


Hiç yorum yok: