11 Mart 2009 Çarşamba

8 MART, GÜZEL KADINLAR,ANKA KUŞLARI

8 MART, GÜZEL KADINLAR,ANKA KUŞLARI
Çiçek açtım ben!Size benden kıpkırmızı fettan çuha.



sümbül...



"Gelin" ağaç!


Yamaç' a da tıpkı bizim gibi yavaş yavaş bahar geliyor. yakında çiçeklenecek tüm yamaçlar.

Yamaç'dan yamaç görüntüleri...

Öyle hızlı ve öyle rutin akıp gidiyor ki yaşamım bu vaveyla arasında bulabildiğim tüm fırsatlarda kağıda kaleme çokca da klavyeye sarılıyorum.Ara ara da bahar fotoğraflarına. Bir tür terapi soluklanma, içe dönme, kendimi dinleme ihtiyacı bu ...
Hafta sonumu yazmak istiyorum bir haftadır olmuyor.Ve yeni bir hafta sonu geldi bile.Ceplerimi inanılmaz anılar,ruhuma gıda olsun diye ,yeni öğrenmelerle ve inanılmaz yoğun duygularla doldurdum.8-9 Mart kadınlarla ve bir çift güzel erkekle hoş yaşanmışlıklar kattı bana.Eminim hafta sonumuzu paylaştığımız diğer güzel insanlara da. ..
Nerden başlasam nasıl anlatsam...
Malum bu yine benim bıkmak yorulmak bilmeden, inatla katıldığım kendime yatırım yaptığım o seminerlerdendi.Hatta hafta sonu çalıştaylarımdan biriydi demek yanlış olmaz.Ama sıradan değildi ,katılanların güzelliğinden...Uzunca bir süredir aralarında olmaktan keyif aldığım drama grubumuzla bir çalışmaya daha ev sahipliği yaptık.Umarım bunlar başlangıç olur sonraki ev sahipliklerinin.Yeni öğrendiğimiz ve zevkle oynadığım"Çığ" oyunu gibi artarak çoğalır bu atölye çalışmaları ve seminerler.
Sevgili Hoca'mız Tunay Onursal'ın organizasyonuyla konuk ettik.Bu çalışmanın ortaya çıkmasında çok çaba harcayan Hocamız'ın günün sonunda ki güzel tebessümü görülmeye değerdi. Misafir hocamız Nalan Olgun'un ,bizimle birikimlerini paylaştığı bu "Okul Öncesi Eğitim Konulu Atölye Çalışması" doğru anda gelen "can suyu"m oldu.Tam da "ben işimi beceremiyor muyum" noktasındayken.Zaman zaman hayat dersi aldığım,kendime ve yaşamıma dair farkındalığımı artıran ,doyurucu dolu dolu bir çalışmaydı.Işıl ışıldı Nalan Hoca ;kendisi minik ,yüreği kocaman bir kadındı.Öyle doluydu ki ,hep şaşırtarak öğretti.Derse başlamadan daha yaşam felsefesini anlatıverdi çocuksu bir tutturmacayla...İlle de, hemen şimdi, "bana su verin ama, yerinizden kalkmadan" diyerek.Biz şaşkın ,misafirimizin istediği bir bardak suyu verememenin telaşını yaşarken dedi ki; "siz de olmayan bir şeyi veremezsiniz". Önce dolun ,sonra doldurursunuz."Ders mi istiyorsun al sana ders" dedi sevgili Hoca! Önce öğren!Sende varsa ,öyle verirsin; bırak başka kaygıları,telaşları... Anın tadını yaşa ve öğrenmenin keyfine var!Dolmadan taşamazsın, öğrenmeden öğretemezsin!. 8 Mart'ta onur duydum ;böyle güzel kadınlarla birlikte olmaktan.İyi ki Tünay Hoca bize bu güzel hafta sonunu yaşamamızı sağladı.Çok şey öğretiyorlar bana."Kibele Nalan Hoca" çiçeklendirdi bizi.Bahar gibiydi sevgili Hocamız geldi gitti bahar geldi!


Hercailer alımlı alımlı boy göstermekte yine.


Çalışmaları "Yamaç" da yaptık.Sevgili Sıdıka Hoca'myine tüm inceliği ve sevecenliğiyle bize kucak açtı, ev sahipliği yaptı.Yamaç Yumurcak'ın kardeşi.Binbir emekle doğduğuna hiç kuşku duymadığım ,tüm ayrıntıların ince ince düşünüldüğü her köşesinden belli, özenle düzenlenmiş Sıdıka Hoca'nın yeni doğan Anaokulu.Allah uzun ömürlü etsin ve Sıdıka Hocam'a ilerde bir gün Yumurcak ve Yamaç'ın torunlarını da görmeye nasip etsin derim."Yamaç"ı da çok sevdim ben "Yumurcak" gibi!Sevgi'nin ve emeğin değdiği eller nasılda belli olıyor.Mis gibi çocuk, mis gibi ahşap, mis gibi dağ, mis gibi bahar kokuyordu.Ve hafta sonum baştan başa güzellik kokuyordu.


Nalan Hoca bir masal anlattı,biz dinledik.Hep beraber devler ülkesinde yarıştık, sonun da "küçük dev"i alkışladık, çocuk olduk!Ama nasıl güzel bir masal!Ve masala ilişkin bir canlandırma yaparken ,ben ,masalda ki büyük dev olmak istedim ısrarla .Kalıbıma ve bunca senelik yaşantıma tezat.İkna etmem zor olsa da isyanım işe yaradı.Büyük devdim ,küçük cüsseli.Ama anladım ki; orada sadece ben değildim; inatla küçük cüsseli büyük dev olan!Yaşları kaç, meslekleri ne olursa olsun; güzel gözlü, kocaman yürekli o kadınlar!
İşte bu bizim masaldan sonra yaptığımız devimiz!Adı "MARTO" Mart'ta kalın bir çığlıkla doğdu, küçük dev!



Anne ,evlat,eş, öğretmen ,doktor ,avukat,akademisyen oluşlarını da bırakıp bir kenara, kendilerini var etme; yeniden, yineden üretme ve doğma çabasındaydılar, emek vererek.Bir tatil sabahı erkenden herşeyi yetiştirme ve herkese yetme telaşıyla ANKA KUŞU gibi. Mitoloji'de bilgi ağacına yuva yapar Anka kuşu.Ve bilgi ağacının yaprakları titrediğinde her bitkinin tohumu dökülür.Bu tohumlar dünyanın her yerine dağılınca da her bitki çeşidi kök salar yerleşir .Böylece insanoğlunun hastalıklarına deva olur ,iyileştirici bir eli vardır.Anka kuşu Simurg çok yaşlıdır dünyanın üç defa yıkılışını görür ve tüm zamanların bilgisine sahip olur .İşte bende bu yüzden anka kuşu kadındır ve bu kadınlardır diye düşündüm 8 Mart'ta.Kadınca bir gizemi,sezgisel bir dünya bilgisine sahip oluşu ve kadın eli değmişcesine bir iyi etme gücünü içlerinde barındırdıkları için.Evet ANKA kuşu onlar...Küllerinden bile kendini yaratabilecek emeğe, cesarete ,sezgiye ,bilgiye sahip olan...





Yıllar sonra ailem ve kan bağım olmayanlardan oluşan bir gruba, bir duruma ait olmanın, bir paylaşımın güzelliğini bana derinden yaşattıkları için hepsine teşekkür borçluyum.Onları sevdiğimi söyledim.Ama yazarak da dillendimek istedim hislerimi.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun!











Hiç yorum yok: