* * *
Geçen ay unutuluşlarımın ,üzülüşlerimin onca kalabalık da yaşamda yapayalnız oluşumu hissedişimin,annem, babam ,kardeşimin ve çok uzaktaki bir dostumun dışında hiç kimsenin doğum günümü bile hatırlanmayışının ayıydı.Ki ben uzun yıllardır bu dünyadayım.Hiç birinde doğum günümü çok önemsememişimdir.Nasılsa herkes doğduğuna göre herkesin 365 günden biri doğum günüdür diye düşünürüm.Anladım ki aslolan değerli hissedebilmek ve hatırlanmaktı.İçimi buran sanırım unutuluşumdu.Sevmedim seni ŞUBAT!Hem soğuktun hem acıttın canımı!sevmedim seni Şubat!
Hemen Suavi'nin o şarkısı aklıma geldi ."BENİ UNUTMA"(Şu müzik olayına çözüm bulunca atacağım.)Bu ay daha çok dostum hatırlasın beni daha çok!
* * *
...Şöyle hayal etmekteyim bir sabah uynamışım... pırıl pırıl bir gökyüzü aydınlık bir sabah.. kuşlar cıvıldamak da ve çiçekler açmış... ben kırmızı çiçekli elbisemle salınmaktayken, gökten çiçekler yağmış sonra da bir gökkuşağı...üstelik merdiveni olanından...Eeee durur muyum tırmanmışım... aaa oda nesi merdivenin sonu ışıklı bir havuz... gökten yıldızlar düşmüş yere... gökten yıldızlar düşmüş ve her bir yıldız çektiğim her sıkıntının karşılığıymış ve havuz giderek yıldızlardan görünmez oluyormuş!Masal bu ya!...:) toplamışım yıldızları eteğime... serpmişim o gökkuşağının tepesinden aşağıya... yere düşerken küçülen her bir yıldız yere düştüğünde minik su damlası gibi toprağın içinde kaybolur olmaz birdenbire kocaman bir tomurcuk oluyor ,sonra da kocaman açan rengarek çiçeklere dönüşüyormuşşş.... ehhh masal bu yaaa ...olur mu olur...DEVAMINI DA SONRA YAZARIM BELKİ .Ama masalda olsa sevdim bu düşü ben .Zaten düşler değil mi bizi, beni, herkesi ayakta tutan! Düşsüz ve yıldızsız kalmayın!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder