12 Mayıs 2009 Salı

AKASYALAR AÇARKEN

Akasyalar açarken...
çocukluğum demek akasyalar ...Mis gibi baharı koklayarak o derin çocukluk uykularından uyanışım... pencereyi açıp da kokuyu içimi doldururcasına çektiğim,adının ne olduğunu babamdan öğrendiğim, salkım salkım ,bembeyaz çiçek açan ağaç demek...pencereden uzansam tutuverecek kadar yakın olduğunu düşündüğüm ama ;yıllar sonra tekrar gittiğimde aradaki mesafenin daha uzak olduğunu farkettiğim eski evin yegane süsü güzel ağaçlar. 5,6 yaşlarındayken oturduğumuz ,dere kenarında ki evin, hemen karşısında akasyalar vardı.Bazı sabahlar babam işe giderken annemle ben penvereden elsallardık ona.O da bize bir dal akasya uzatırdı.Babamın anneme ve bana sevgiyle uzattığı akasyalar hala güzel çocukluğum kokar.Bu yüzden çekti bu koku herhalde beni.


Ninem kurulmuş ağaçların altına bir keyif bir keyif....
Eh bu parkta oturup keyif yapmak ne güzel!akasya kokularını içime çeke çeke örerim ben çorabımı.Sizin başınıza örmüyorum ya ona bakın! bakmayın baharın geldiğine elbet kış da gelir tekrar giyiverirsizniz sıcacık.


AKASYALAR AÇARKEN
Yorgun argın ağır adımlarla bir iş çıkışı ,eve bir an evvel varmayı hedeflerken, birden kendimi mis gibi gelen akasya kokusunun izini sürer buldum.Saptığım ara sokak, akasya ağaçlarının olduğu minik bir parka götürdü beni.Çok sevdim o dingin ,huzurlu parkı ben çok. Dönmezdim ben yolumdan amma beni bu akasya kokusu çekti kendine...duyduğum kokuya, gördüğüm güzelliğe kayıtsız kalmak mümkün mü?.İyi ki de kayıtsız değilim...Böyle fotoğraflar çektim; kokusu gelir mi burnunuza bilemem amma; istedim ki bari görüntüsünü paylaşayım.


Hiç yorum yok: