14 Mayıs 2009 Perşembe

ANI OLAN HAFTA SONU'MDAN ANLAR

9-10 ,mayıs,2009-Hafta sonu...
Yeni bir hafta sonuna girmeden, geçen hafta belleğimde ve yüreğimde iz bırakanları - bırakılanlar olmasın diye- anılanlar kategorisine dahil etmek istedim.Yaşam anlar toplamıysa anlaşılmak için anmak lazım dedim.Soluğu blogda aldım. O halde kaydetmek gerek çokça yüreklere...gönüllere , sayfalara bazen bir sanal aleme.İşte hafta sonu güncem...














Cumartesi erkenden kalktım,hazırlandım.Doğru Doğan Cüceloğlu'nun okul öncesi eğitim öğretmenleri ve çocuklar konulu -bence bol kahkahalı ,bol düşündürücü sohbet- büyüklerimizce seminer adı verilen söyleşisine.Çok mutlu oldum çok!Hele de aynı dili konuştuğum meslektaşım, birlikte oluşumuzdan çok keyif aldığım bir arkadaşımla seminerin ve okul öncesi öğretmenliğe dair kritik yapınca.Doğan Hoca seni bir kere daha sevdim! İyi ki varsın!Bana kendimi sorgulattığın için ve başka pencereler açtığın için sağol!
Malum anneler günü! Anne hediyesi yeri o halde "Bayram Yeri" .. Kaleiçi'ne gittik. Esnafın tüm çığırtkanlığına rağmen" buyur abla ,buyur abla ne istersiniz" davetlerini reddedip uzun yıllardır müdavimi olduğum bir dükkandan anneme aldım hediyemi.Arkadaşımdan ayrıldım ama ;yol boyu vitrin seyirlerime, ilgimi çeken herşeyin fiyatını sorma dürtüme engel olamadım.Bu nedenledir ki ;uğramam gereken yerlerin sadece bir kısmına uğrayabilip küçük market alışverişinden sonra varabildim evime... ohhh diyecektim ki diyemedim.Sular ,elektirikler kesik , yemek yok ,evde bir dağınıklık bir perişanlık ve pejmürdelik.Oldu mu şimdi olmadı....Yıllardır aynı semtte aynı sokakta otururum ve yıllardır kazılır (tıpkı yurdumun diğer güzel şehirleri gibi).Ne bitmez alt yapı ve yol çalışması varmış da ben bilmezmişim yapılanları.Sadece kazılanları görebilmekteyim. Bitmedi sıkıntı, yeni başlıyor! Zırrr !telefon ,eyvah kimse gelmesin! "Biz geliyoruz!" Neyse ki gelenler tüm rezilliğime rağmen beni sevenlerden."Şey ,hım bak ev çok kötü, hiç toplamadım bu hafta, kınamayın beni, sular kesik ,yemek yok, minimum beklentiyle gelin" uyarılarından sonra "buyrun gelin bekliyorum". Telefon kapanır.Eee Azizim, o seminer senin bu kurs benim ,şu iş senin bu faaliyet benim, derken yetiş yetişebilirsen..Neyse gelenler dedim ya yakın .Hemen şip şap çay ,bisküvi,çerez...Ve üstüne hoş sohbet...Oh be candan arkadaşlar gibisi yok!İyi ki geldiniz yeniden bu şehre de şenlendirdiniz beni!
Ertesi gün;yani dinlenilesi, uyunulası gün Pazar sabahı...Zırrr ! Bilemediniz bu sefer telefon değil ;çalan telefonun saati.Eee çok ara verildi Yüksek Lisans'tan bu yana çok.Her sene en az bir iki tane şöyle 3- 3,5 saat süren sınavlara girilmeli ,stres olunmalı değilmi ya! Gerçi bu sene "Yaratıcı Drama Kursu"nun son döneminde, olası sınavlara ilişkin kaygımla ,o stresi tekrar kendime hediye etttğimi farkettim.Amma velakin ,kesmedi illa en gerçeğinden olacak.Eh uzun zamandır girmediğim "illa bir sınav şart canım, yoksa nasıl bileceğim seviyemi "mantıklı gerekçeleriyle başvurduğum sınavdı.Evden çıkarken küçük çaplı yetişememe ,kalemin sınavlarda lazım oluşunu unutuluşuyla ilgili bir kriz yaşadım. Neyse ki kalemle gidip yetiştim sınava.Yeni bir sınavı da girilenler hanesine ekledim.Beklediğimden iyiydi.Tabii bir ara, ben daha sayısalın ilk kısmından 5,10 soru işaretlemişken ,herkesin sayısal ikinci kısmı bitirmek üzere oluşunu farketmedim değil.Derin bir nefes alıp üstüne bir şişe su içip öksürük krizine girdim. Salon tozlu muydu bilemem alerjim arttı ya da sınav bende alerji yaptı.Artık bünyem bile kabul etmiyor sınanmayı!Ama sabırlıydı herkes ve benim tüm öksürük serenatıma rağmen çözdüler.Ben de ,boğulur gibi olmama rağmen öksürükten, pes etmedim.Biraz matematiğe baksaydım düşündüğüm puanı alabilirdim sanırım.Ama sözelimin hala iyi olduğunu farkettim .Yeni jenerasyon bana toz yutturur tezimi bir süre dah rafa kaldırıp bir daha ki sefere Gause, karekökler, çarpanlara ayırma gibi konulara göz atıp gideceğim.Aaa bir daha ki sefere dedim duydunuz mu! Aklıma şu güzelim havuz mu ,musluk muydu neyse o soruyu çözmeyişim takıldı. Ben ne havuz problemleri çözerdim ah ah nerde o günler.
Sınavdan çıktım .Anneler günü " Gümüş Annem" e gitmek istiyorum .Ama gidip geldiğime değmeyecek yol.Malum ertesi gün iş günü. İçim sıkıldı. Kocaman bir yarım günüm var .Hiç olmadı uzun zamandır ,böyle yarım gün tatilim. Nerdeyse yedi gün ,yirmidört saat nöbetçiyim.Arada 5,6 saatlik gergin ve bu ara boyun ve sırt ağrılı uykuları saymazsam...
gördüm anne ve yavru kazları ...çok sevdim ben onları...bahar dediğin buzağılı,civcivli,kuzulu, yavrulu olur.Sarı sarı papatya ,açılmış tomurcuk olur.Bulut bulut yumuşacuk olur.Masalsı bir hava olur...
























Karahayıt'a kuşbakışı


Neyseki "Canımın içi" yetişti imdadıma ayaküstü karar verilen bir" tatil piknik".Söylemesi ne hoş" tatil piknik" Kocaman bir yarım gün!Vay canına! İnsan neler yapmaz ki!Hemen yol üstü bir marketten alalacele alınan bir şeyler.Kararsızlıkla dolaşılan keloğlan misali dere tepe ,yakın koru ,ağaçlık, köyler.Bir huysuzluk ve aksilik timsali hallerden sonra...Bulununca çok mutlu olunan ,seyirlik bir tepede ki zeytin ağacı gölgesi... Güzelce kurduk ve kurulduk sofraya...salatalık ,domates bolca yeşillik ,kızarmış tavuk,içecek, temiz hava,kır eee bundan iyisi şamda kaysı...iştahla yenilen yiyecekler..








Sonra seyredilen bulut bulut gökyüzü...Pamuk şeker gibi... Baktıkça hafifledim sanki.Bulutlar elimi uzatsam çekip alsam yumuşacıkdolasam sarsam kendime dedim ya da asılsam tutunsam gezsem onlarla...Bitince seyyah bulut olma keyfim ;ot, çiçek ne varsa çektik, hemen yakındaki afyon tarlasınını açık-koyu mor çiçeklerinden kendimizi alamadık.Bitince mor çiçek sevdamız kuşbakışı göz kırptık Karahayıt'a. Gün, pamuk pamuk bulutların arasından süzülen ,son ışıklarını akça pakça pamuk taşlara yollarmış Pamukkale'ye...Dönüşte bu güzelliğe tanık olunur da hoşça bir sohbetin yanında bir de bira iyi gitmez mi?Bir mutluluk, bir ışık, pamuk pamuk bulut bende de bir huzur....





Karahayıt,Pamukkale 10,mayıs,2009



Hiç yorum yok: