18 Temmuz 2008 Cuma

ECE AYHAN'A VE ONUN GİBİ ONLARCASINA DAİR

16 Haziran2007 11:37
ECE AYHAN'A VE ONUN GİBİ ONLARCASINA DAİR

Can DÜNDAR'ın sitesinden aldım bu yazıyı ve çok içimi acıttı. Paylaşmak istedim.Paylaşırsak sanki onları anladığımızı ve ne çok sevdiğimizi anlarlar gibi geldi.
Kardelen

ECE AYHAN'A VE ONUN GİBİ ONLARCASINA DAİR
Milliyet'te Ayça Atikoğlu bir mektup yayınladı geçenlerde... Türk şiirinin "mutsuz ozanı" Ece Ayhan Çanakkale'den bir dostuna göndermiş. Şöyle diyor mektupta:"Bir olumsuzluğa doğru gidiyorum. Çanakkale'den ayrılamam. Acaba Kültür Bakanlığı benim buradaki kiramı her ay ödeyemez mi? Hiç değilse her ay evimin kirasını ödesinler de üç-dört ay sonra sokağa düşmeyeyim".İşte "Yalınayak şiirler"in hüzünlü şairinin yaşamın son durağındaki fotoğrafı... "Velhasıl onlar vurdu / biz büyüdük kardeşim" diyen bir ozanı Çanakkale sokaklarında kimsesiz düşünmek size de ağır gelmiyor mu?Sanat dergileri, ardından ağıt yakmaya hazırlanıyorlardır şimdilerde...Haydar Ergülen, yıllar önce yazmıştı, O'nun ağıt şiirini:"Ece Ayhan kimdi? / Resmi ve ortodoks tarih yazıcılarına göre / mor kapaklı kitaplarda boğulan bir şairdi / münafıktı durmadan tarihi kötüledi / bozguncuydu yasak dilleri severdi / cimriydi kimselere ödünç vermedi şiirini".Sonrası...?Sonrası şiir antolojilerinde duygusal birkaç satır... mutsuz birkaç şiir...O kadar...
* * *
Bu kaçıncı şair, kaçıncı yazar, kaçıncı aydın sokağa terkettiğimiz?..Nazım "Cebimde 75 kuruşum var / havada bahar" diyerek gitmedi mi? "3000 sayfalık 3 cildinin üstünde aç oturan muharrir" kendisi değil miydi?Orhan Veli 1950 Mart'ında Yaprak dergisinde "Ne yardan geçerim, ne serden / Ne denizlerden, ne gökyüzünden" diyordu, "... ama bırakmıyor son gördüğüm / bırakmıyor geçim derdi / Oymuş diyorum, zavallı şairin / görüp göreceği"...Bu şiirden 7-8 ay sonra parasız ve sarhoş bir Ankara gecesinde karanlık bir sokakta belediyenin kazdırdığı bir çukura düştü. 36 yaşında beyin kanamasından öldü. Evine girenler diş fırçasına sarılmış bir kağıtta son şiirinin müsveddesini buldular. Aşklarını sıralıyordu:"Gelelim sonuncuya / Ona bağlandığım kadar / hiçbirine bağlanmadım / sade kadın değil, insan / ne kibarlık budalası / ne malda mülkte gözü var / Eşit olsak der, /hür olsak der / insanları sevmesini de bilir / yaşamayı sevdiği kadar".
* * *
Peki-bunca acıya katlanmanın gerekçesi nedir? Neden acından ölür de şair "kimselere ödünç vermez şiirini"?.. Neden "malda mülkte gözü olmayan kadınlar" arar? Neden hapse düşeceğini bile bile sıralar da en diş geçmez mısraları, sonra karısına "paran varsa eğer / bana fanile bir don al / tuttu bacağımın siyatik ağrısı / ve unutma ki / daima iyi şeyler düşünmeli / bir mahpusun karısı" diye yazar?..Yanıtı, yüzyıllar ötesinden Michalengelo veriyor:"Sanat, yaratma konusunda Tanrı ile rekabet etmektir".Ahmet Altan, geçenlerde bir söyleşisinde aynı bayrağı devralıyor:"Yazıyorum, çünkü tanrı olmak istiyorum" diyor, "ancak yazarlar, öldükten sonra da yaşarlar. Bu yüzden ölümsüzdürler".
* * *
İşte bundandır Ece Ayhan'ın sokağa düşme pahasına "Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi" diye ayağa kalkması... Bundandır, Orhan Veli'nin aç kalacağını bile bile "Nazım'ı kurtaralım" kampanyasına katılması... Bundandır Nazım'ın ölüme beş kala Piraye'ye şiirden vasiyetler düzmesi:"Hangimiz ilk önce / nasıl / ve nerde ölürsek ölelim / seninle biz / birbirimizi / ve insanların en büyük davasını sevebildik / -dövüştük onun uğruna- / 'yaşadık' / diyebiliriz".O yüzden Nazım hala yaşıyor... Orhan Veli de...Ece Ayhan da yaşayacak.Çünkü yazılar susmaz... Yazarlar sussa bile...


CAN DÜNDAR

Hiç yorum yok: