
Taktığım çantalar çiçeklensin istedim.
kapıma gelenler dönmesin... çaldıkları kapılardan güller taşsın istedim...

kapıma gelenler dönmesin... çaldıkları kapılardan güller taşsın istedim...



6.Aralık.2009 İncilipınar Parkı,DENİZLİ
Yapamadıklarım yüzünden mi,yılın yorgunluğundan mı,hazanın hala gönlüme hazar getirmemesinde mi neden ben de bilmiyorum hüzünlüyüm biraz...
Suya bakıp da sessizce kendi dünyalarına dalan, iki dost olduğunu umduğum insanlar yüzünde mi, yanımda birinin olmayışını duyumsattıran bu fotoğraf yüzünden mi bilmem,hüzünlüyüm biraz...
...suya karışıp olanca güzellikleriyle, bu mevsim ömürlerini tamamlayan, herşeyin biteceğini hatırlatan bu yapraklar yüzünden mi bilmem, hüzünlüyüm biraz...
İçimi ısıtmadan ışığını dallar arasından gönderen bu sonbahar güneşi gibi ...Var olduğu halde, varlıkları içimi ısıtmayan insanlar yüzünde mi, hüzünlüyüm biraz...Önümde uzanan yolları görememden mi hüzünlüyüm biraz.
sonbahar, tuttuğun bir sevgili eli olabilir bazen...
bazen son-bahar "baba- oğul"un beraber hatırlayacakları ilk mevsimdir...
sonbahar... bazen önünüzde beliriveren yollardır.

Bu da kardeşimle eş zamanlı işlediğimiz çantam.O'nun çantasını da bir ara fotoğraflayıp buraya koyayım. O'nun üretkenliği ve yaratıcılığı çok dah fazla...İnanılmaz hoş şeyler yapabiliyor
Bu da sıkıldığım bir gün saat sabah üç sularında yapıştırdığım duvar sticker'ım siz olun tek başınıza böyle teferruatlı şeyleri yapıştırmayı denemeyin.
gül torbamın yakında görünüşü...
küçük lavanta torbalarım....O kadar çok yapmıştık ki dağıta dağıta bu kadarcık bırakmışım kendimize .
bu da hevesle alıp sonra da pek sade bulduğum ve küçük güllerle bezeyip süslemeye çalıştığım abajurum.Daha bu abajurla ilgili planlarım bitmiş değil. Gerçekleşince planlarım tekrar çekip atarım buraya.
ortalıktaki ıvır zıvırları tıkıştırıyorum bir zamanların yoğurt kasesine.



KUVAY-I MİLLİYE DESTANIN’DAN
…
Düşündü birdenbire kayalardaki adam
kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri
Kim bilir onlar ne kadar büyük
ne kadar uzundular?
Birçoğunun adini bilmiyordu
yalnız, Yunan'dan önce ve Seferberlikten evvel
geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.
Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: "Uç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Nazım Hikmet RAN


NERDEN NEREYE GELDİK BİR ARPA BOYU YOL ALAMADIK...
Sene 1993... Temmuz ayının 2 .günü ozanlar şehri Sivas, şenliğe hazırlanmaktadır .O kenttir ki yüzyıllar ötesinden gücünü alarak beslemiş büyütmüş Pir Sultanları, Aşık Veyselleri... Cumhuriyet'in özgürlük ateşinin yakıldığı kenttir.Aydınlık Türkiye özleminin yeşerdiği yerdir. O kenttir ki ,ev sahipliği yapar yüzyıllarca yıllarca ozanlara, şairlere, sanatçıya ve insanına...Dolaşan uğursuzluğa inat başlar Pir Sultan Abdal Şenlikleri....Başlar da başlamasına kara kara alev bulutları sarar dört bir yanı, mezar olur güpegündüz o kent onlarca insana...Ki Onlar Türkiye'nin aydınlık yüzleridir... Hepsinin yüreği de ,kendi de, BİR ATEŞ PARÇASIDIR.Ateş ateşe ne kadar tesir etti bilinmez ama; hala yaşamaktadırlar. Yanan ettir, kemiktir ,bedendir...
YANSA DA ET; FİKİRLER ,TÜRKÜLER,DÜŞÜNCELER KÜLLENİR Mİ?
BEYNİN IŞIĞI YAKILABİLİR Mİ?
Sene 2007...Ocak ayının 19.günü Ermeni asıllı tanınmış Türk gazetecisi Hrant Dink, İstanbul’da güpegündüz bir caddenin ortasında öldürülür.O insan ki hem Türkiye'lidir ,en az bizler kadar… hem de düşünen ve fikir yoran bir insandır, ülke insanı ülke insanının güzel yaşaması adına... Katıl ya da katılma fikirlerine, düşünmek düşündüğünü söylemek bir şeydir önemlidir.Hiç düşünmeyenlerin ,üretmeyenlerin aksine…Köstebek gibi toprak altında yaşayanlara inat...Ve O İstanbul ki kentler kenti; fikri ,düşünceyi, sanatı yüzyıllar ötesinden gücünü alarak beslemiş, büyütmüş...Aydınlık insanların kalbinin attığı bir ulu kent ....Ancak mezar olmuştur O, pek çok yazarına, aydınına...
Bu gün Sivas Katliamı'nın 14. yıldönümünde Hırant DİNK Davası görüşülmeye başlanmıştır. Kaç yıl sürecek bu dava, nasıl sonuçlanacak ,kaç hakim, kaç savcı ,kaç şehir değiştirilecek bu süreçte? Ve kaç tane daha benzeri olay yaşarsak; artık birbirimize tahammül edeceğiz demokrasi oturmuş olacak güzel “Ülke”mde.Yüreğimi sızlatan bu çakışma 2 Temmuz'u 3 Temmuz'a bağlayan gece benim uykumu kaçırdı.Ve düşündüm ülkemdeki tüm düşünen, üreten söyleyecek sözü ,çalınacak sazı olan insanlar kalmayıncaya kadar mı ölünecek...Onaylamadığımız şeyleri ,düşüncelerine katılmadıklaırmızı bizim gibi olmayanları yıkıp öldürmekte miyiz hala ?Sivas'tan sonra, geçen 14 yıl bize bunu mu öğretti? Çıkarılan ders bu mudur? Demokratik insanlar Ülke'mde böyle mi yetişecek?Bu gün doğan çocuklar böyle bir ülkeye mi gözlerini açacak.?Sivas "ölü ozanlar kenti" olmuştur , "ölü yazarlar kenti" olmuştur İstanbul...Sene 1993 bir yangın, sene 2007 sokak ortasında boylu boyunca uzanan bir adam... Ne değişmiş...Utanılacak şeyler mi yapıyoruz ?Daha da ötesi çocuklarımız bizden utanacak mı ?Büyüdüklerinde nasıl hesap verir insan evlatlarına...O bizim gibi düşünmüyordu, bizim soyumuzdan değildi, bizden farklıydı inancı...Bu yüzden öldürdük, yaktık mı denir? Bu kadar ucuz mudur insan olmanın bedeli...Hayatlarımız bu kadar mı ucuzdur...
14 yıl önce Sivas'ta, bu sene İstanbul'da ,
ÖLDÜRÜLEN,YAKILAN;OZANLAR, SANATÇILAR,YAZARLAR DEĞİL,
BU ÜLKEYİ YURT EDİNMİŞ İNSANLARIN VİCDANI DEĞİL MİDİR?
Kardelen
Gün Tutuşur
Gün tutuşur canım gece tutuşur




Yeni bir hafta sonuna girmeden, geçen hafta belleğimde ve yüreğimde iz bırakanları - bırakılanlar olmasın diye- anılanlar kategorisine dahil etmek istedim.Yaşam anlar toplamıysa anlaşılmak için anmak lazım dedim.Soluğu blogda aldım. O halde kaydetmek gerek çokça yüreklere...gönüllere , sayfalara bazen bir sanal aleme.İşte hafta sonu güncem...

